Murat Şahin

Murat Şahin

Bir Neslin Ardındaki Meçhul Kahraman

“Aşkı anlatmak için bin söz desem
Görse bir aşık susarmış dil o dem
Söz de kâfi gerçi aşkın şerhine
Şerh olandan olmayan yeğdir yine
Her ne var dünyada şerh eyler kalem
Aşkı anlat derseniz çatlar o dem”

Allah aşkı, peygamber aşkı, hizmet aşkı, vatan aşkı, millet aşkı, medeniyet aşkı, dava aşkı, ilim aşkı, toprağa tohum atma yani insan yetiştirme aşkı… Yaşadığı dönem göz önünde bulundurulduğunda, türlü imkânsızlıklar içinde Allah’ın verdiği en büyük imkân “iman” başta olmak üzere, yukarıda saydığımız özellikleri, güzellikleri kendinde mezceden bir Osmanlı münevveri. Lütfu ilahiyi azimle, gayretle, ciddiyetle, cesaretle yoğuran dava adamı. Gençlik yıllarında Allah’la ahidleşen, gerçekleşmesi için yaşadığı şehri terk eden ve Allah’ın imkan vermesi durumunda ölene kadar yapacağım diyen misyon sahibi bir insan.

Onun hikayesi 1882’de Trabzon’da başlar. Rüşdiyeyi ve idadiyi Trabzon’da bitirir. İdadiyi okurken bir yandan medrese eğitimi alır. Allah’la ahidleşmesi bu yıllara denk düşer: “Bir Ramazan günü ikindi vakti camide müezzinin Kur’an okuduğu sırada kendinden geçer ve samimi bir lisanla, kalple:’“Ya Rabbi
senin bu kitabının lisanını anlamayı bana nasip eyle, ben de ölünceye kadar senin kitabının dellalı olayım.’ der. Sonra İstanbul yılları yani aksiyon yılları başlar. 1905’te Daru’l-Muallimin’e girer. Okulu bitirdikten sonra Daru’l-Fünun Edebiyat şubesine kaydolur. Birara kısa süreliğine İstanbul’dan
ayrılır fakat İstanbul’dan ayrı yapamaz, kaldığı yerden devam etmek üzere geri döner. Zamanın meşhur alimlerinden dersler alır. Bu zatlar arasında Babanzade Ahmed Naim, İzmirli İsmail Hakkı, Mehmed Akif, Ali Fehmi Câbiç, Şevki Efendi, Mustafa Asım ve Muğlalı Ali Rıza Efendi vardır. Bu isimlerden
yaptığı tahsil onu başta Arapça olmak üzere kelam, fıkıh, mantık ve felsefede söz sahibi yapar. Daru’l-Fünunu bitirdikten sonra İstanbul Sultanisinde Arapça muallimi olarak göreve başlar.Buradaki görevinden sonra İstanbul’un diğer köklü okullarında uzun yıllar muallimlik yapar. 1947’de Vefa Lisesinde felsefe hocalığı yaparken emekli oldu.

Kahramanımızın asıl aksiyon dolu yılları ise ilginçtir 1947’de emekli olduktan sonra başlar, vefatına kadar devam eder. Sanki kendisinden sonra gelecek nesillere bir örnek olsun diye, günümüzde ‘unumu eledim, eleğimi astım, emekli oldum şimdi dünyanın tozunu şöyle bir atayım!’ diyen bizlere mesaj verir.
Bugün hepimizin mezunu ve mensubu olduğu İmam Hatip Okullarını kurma fikriyle bir mücadele başlatır. Okulların açılmasıyla ilgili birçok engel varken o ümidini hiç yitirmez ve ‘Allah var, gerisi teferruat. O bir kapı açar elbet!’ şuuruyla mücadelesini sürdürür. İmkânları var eden Allah, onun karşısına Adnan Menderes gibi yaptıklarının bedelini hayatıyla ödeyen bir Başbakan ve Tevfik İleri gibi yaptıklarının bedelini ailesinden koparılıp hapsedilen bir Bakan çıkarır. Okullarımızın açılışına vesile olan kahramanımız, bu iki isimle birlikte bir mücadeleye girişir. Sonunda “zafer inananlarındır.”

1951’de İstanbul İmam Hatip Okulu açılır ve ilk müdürü olarak tayin edilir. Vefatına kadar 1961’e kadar okullarımıza hizmette bulunur. Tüm gayreti çağın gereksiniminin farkında, temsilcisi olduğumuz İslam medeniyetinin bilincinde olarak insan yetiştirmek olan üstadımızın düsturu kendi ifadesiyle kelimelere
dökülür: “Asrın ihtiyaçlarını müdrik, Doğuyu ve Batıyı bilen münevver, aydın desinler diye dinden taviz vermeyen, dindar desinler diyede dinden taviz vermeyen, tavizsiz fakat müsamahakâr bir gençlik…”

Hülasa, Allah’tan geleni gücü nisbetinde hayatına uygulamaya çalışmış, hayatı ciddiye almış, Allah’a verdiği sözü tutmuş hatta tuttuğu sözüne karşılık İmam Hatip Okullarının bugünkü durumu göz önüne getirildiğinde değil ömrünün sonuna belki kıyamete kadar İslam’a hizmet etme imkânını kazanmış, ömrünün sonuna kadar mücadeleyi vazife bilmiş, öğrencilerine “Derse gelemediğim gün cenazeme gelin” diyecek kadar işine aşk derecesinde bağlı meçhul kahraman…

Mahmud Celaleddin Ökten, nâm-ı diğer Celal Hoca!
Allah senden razı olsun, mekânın Cennet olsun, yolunun yolcusuna da selam olsun!


Warning: count(): Parameter must be an array or an object that implements Countable in /home/istimderorg/public_html/wp-includes/class-wp-comment-query.php on line 399